GÜNDÜZ SEFASI


Yine Sarah Jio ve onun yazmaktan usanıp bıkmadığı, romanlarında sürekli tekerrür eden sır dolu bir sandık, geçmişten gelen büyük gizem, bu büyük sırrı çözmek için bir kadının tesadüfen olayların yaşandığı yerde kendini bulması.. Evet belki sürekli tekerrür ediyor romanlarında bu anlattıklarım ama nedense bir türlü vazgeçemiyorum Sarah Jio'dan çünkü kendini o kadar hissettiriyor ki. Yazdığı hikayeye gerçekmiş gibi kendisi de inanarak yazıyor ki okuyucuyu da inandırmayı başarıyor bence. Çünkü eğer bir şeyi birine anlatmak istersen önce kendin inanmalısın ki karşı tarafta bunun doğruluğuna inana bilsin. Ve bence Sarah Jio içine sinmeyen hiçbir romanını yayımlamamıştır bana kalırsa. Çünkü hepsi birbirinden farklı ama objeler hep aynı. O da bunun tarzı belkide. Her neyse muhakkak diğer kitaplarını okumaya devam edeceğimden onlardan da bahsetmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Bu kitap, belkide hayatımda en kısa sürede bitirdiğim roman oldu. İki günde bitse de toplasam 3 saatte bitmiştir. Çünkü aşırı sürükleyici bir romandı her zamanki gibi. Romanı okumayı ne kadar uzatırsanız olayların akışı o kadar yavaş işleniyormuş gibi geliyor size. Ama romanı birkaç saatte bitirirseniz 300 sayfalık değilde 100 sayfa bile sürmüyor gözünüzde. Hemen bitiveriyor ve oldukça hızlı işleniyor sanki zihninizde. Bu da okuma hızınızla ilgili bir şeymiş. Bunu daha iyi anladım. Geçelim kitabın içeriğine; Yazar yine bir başka kitabında olduğu gibi bir notla başlamış. Bu notunda Union Gölündeki yüzen evleri çok sevdiğinden ve bu evlerin çevresinde gelişen bir olaydan bahsedeceğini söylüyor. Daha iyi yazabilmek ve olayın içine katabilmek içinde kendini, kocası ona bir yüzen ev kiralamayı ve orada yazılarını yazması gerektiğini söylüyor. Şahsen bu fikrine bayıldım. Ve bana oldukça anlayışlı bir beymiş gibi geldi. Oldukça da ince ruhlu. Her neyse ana karakterlerimiz her zaman olduğu gibi geçmişten ve bir asır sonrasında yaşamış olan iki kadından oluşuyor. Geçmişteki genç kızın ismi Penny Wentworth ve kocası ünlü bir ressam olan Dexter. Gelecek yüzyılda yaşamış olan kadınsa eşi James ve küçük kızı Ella'yı kaybetmiş olan Ada Santorini. Ada'nın geçmişten kaçmak için Seattle'a gelmesiyle ve yıllar önce birden kaybolan Penny''nin evini kiralamasıyla olaylar silsilesi başlıyor. Her zamanki gibi şaşırtıcı bir sonla hikayesini bitiren yazar bir kez daha gönlümü fethetmeye başardı bu muhteşem hikayesiyle. Umarım sende beğenirsin eminim ki okumaktan asla pişman olmayacağın bir roman olmaya aday. Seni seviyorum. Hoşça kalasın :))))

Yorumlar

En Çok Okunanlar