PUSLU KITALAR ATLASI


Eğer kendi dünyanızdan sıyrılmak istiyorsanız bu kitabı bir okuyun derim. Sizi adeta içine alıp farklı diyarlara götürecek bu güzel kitabı bugün bitirdim. Farklı bir anlatış tarzı ve kurguları da olağandan bambaşka olan bu romanı okuduğunuz da hayata bakış açınız bir kat daha değişecek belki de. Bu kitabı bitirir bitirmez içimde bir mutluluk anlamlandıramadığım bir huzuru kalbimin ta derinlerinde hissettim desem yalan olmaz. Romanın kurgusu kadar karakterlerinin psikolojik açıdan betimlenişi de çok başarılı. Romanı okumaya bir başladığınızda sanki bahsedilen Galata'da Tophane'de siz de geziyormuş ve o insanları uzaktan izliyormuşsunuz gibi hissettiriyor size. Yazarın ustalıkla işlediği karakterler hem birbirinden çokça farklı hem de oldukça reel. Ben kitabı okurken Uzun İhsan Efendi'yi ya da Bünyamin'i gördüğüm rastladığım bazı insanlara benzetir bile oldum. Her neyse kitabın konusundan bahsedecek olursam ana karakterimiz Uzun İhsan Efendi gibi görünse de aslında onun oğlu olan Bünyamin adlı oldukça yakışıklı olan genç bir delikanlıdır. Babası düşlerinde gördüğü şeylerin gerçek olduğuna inanılan bir ermiş olarak bilinir. Ve bir dünya haritası çizmek içinde düşlerinde dünyayı gezer. Ve gördüklerinin haritasını çizer. Bir gün gelir ve Bünyamin'in evine  Vardapet adlı bir lağımcı gelir. Padişahın emri üzerine soğuk kış gününde bir kaleye baskın yapmak için tünel kazmaları gerektiğini bu iş içinde en uygun adam olarak onu gördüğünü, çalışıp çalışmak istemeyeceğini sorar. Uzun İhsan Efendi de oğluna:''Sana izin veriyorum, git. Benim göremediklerimi gör, benim dokunamadıklarıma dokun. Ben cesaret edemedim, sen benim yaşayamadıklarımı yaşa.'' der. Ve Bünyamin'in macerası başlamış olur. Kitap ilk başlar da konudan konuya atlıyormuş gibi gözükse de ilerleyen sayfalarında her okuduğunuz şey kafanızda bir bir oturuyor. Umarım iyi anlatabilmişimdir. Kesinlikle okumanı isterim bu şaheseri. Sağlıcakla kalasın :)))

Yorumlar

En Çok Okunanlar