HUDAYİNABİT


Ne yapsam geçmiyor bir türlü içimdeki hüzün kuşları, yuva yapmışlarda kala kalmışlar sanki içimde bir yerlerde, en derinde. Yazarım burada güzel güzel, nasihat veririm en güzelinden yakınlarıma ama kendime gelince tıkanıp kalıyorum böyle işte. Terzi kendi söküğünü dikemez derler. Ben herkesin söküğüne dikiş tutturabildim de kendimi sorsan kalbim olmuş bir yama parçası. Her dertten eklenmiş de bir türlü becerememiş gibi eskisi gibi atmayı. Bugün bir kaç arkadaş toplandık ders arasında ne yapsak diye düşünürken eskilere gitti aklımız. Şişe çevirme oynayalım dedi biri. Kabul ettik hemen. Sıra bana geldi. Biri soracak ben cevaplayacaktım. Aslında hiç aklımda olmayan ve hiçte öyle olduğumu düşünmediğim bir soru geldi. ''Nasıl bu kadar umursamaz olmayı başarabiliyorsun?'' demek ki dışarıdan tam da olmak istediğim ama asla olamadığım bir kimliğe bürünmüşüm fark etmeden, fark ettirmeden. Aslında evet eskisi kadar umursamadığım bir şeyi günlerce kafam takmayı yıllar oldu. Olması gerekti belkide. Çünkü artık başa çıkamadım. Çünkü üzülmenin bir sonu yoktu. Gözyaşının da. Sen üzüldükçe akmaya devam edecek ve senin önüne kocaman dalgalar şeklinde çıkmaya devam edecekti. Ben sanırım o dalgalarla boğuşmaktan yoruldum. Başlıktaki kelimenin anlamı ise ''kendiliğinden biten ot'' demek. Ben kalbimdeki yamaların kendiliğinden, yeniden karşıma çıkmasından ötürü bu ot türüne benzettim. Belki sana saçma gelecek ama benim bu kelimeyi görünce aklıma gelen tek şey her zaman hüzünlü oluşumdu. Bir gün oturup düşündüm kendi kendime. Ne zaman iki gün üst üste dopdolu, her saniyesinde mutlu geçirdim diye düşündüm. Ve verdiğim cevap koca bir hiç oldu. Bunun nedeni de geçmiştekilerin sadece lafta kalıp geçmeyişi. Hala hayatımıza hüküm sürüşü. O kadar çok isterdim ki geçmişi değiştirebilmeyi. Belki aynı hatalarımı yapmazdım kalbimin örtüsünü yamadan kurtarırdım. Yüreğimde olan hudayinabit dertleri söker atardım. Güvenimi israf etmezdim sevgimi de olur olmadık kişilere. Gelip giden kişilerden geçmeyen yaralar almazdım belkide o zaman. İki günümü ard arda yaşayabilirdim musmutlu. Sadece iki gün çok değil. Ha birde hep acımasız insanlara denk geldiğimi düşünürdüm aslında sadece beni sevmeyen insanlara denk geldiğimi yeni anlıyorum. Sevmediği için sana kolayca kıyabilir bir insan kolayca da ağlatabilir. Hatayı beni sevmeyecek insanlardan sevgi beklemekle yapıyorum sanırım. E haliyle sonu hüsran, yamalarla dolu bir kalple kalakalıyorum oracıkta bir yerlerde. Neyse seni de fazla sıkmadan hayatımı özetleyen cümleyle bitireyim yazımı. ''Birine kalbini açmayagör, canını acıtmak için fırsat kollarmış.''

Yorumlar

En Çok Okunanlar