PAYİDAR

Merhaba değerli okuyucum; fazla olmasa da benim açımdan oldukça uzun geçen günlerden sonra yeniden buradayım. Geçen çarşamba Bursa'ya ailemi ziyaret etmeye gittim. Bugün de İstanbul'a geri döndüm. Her zamanki gibi yine yurtta canım sıkılırken telefondaki galerime bir göz atayım dedim. Ben eski resimlere bakmayı çok severim sırf bu yüzden üst kattaki koca kutuyu aşağıdaki odama indiririm her gittiğimde eve. Çünkü geçmişime oldukça bağlı ve ona ölesiye özlem duyan biriyim. Her neyse bu gidişimde de gene aynı şeyi yaptım ve oldukça eski olan aile hatıralarımıza özlemle bakarken birkaç fotoğrafı belki kaybolur diye telefonumdan çekmişim. Telefonumu kurcalarken de bunlara rastladım. Ve seninle paylaşmak istedim. Başlığımızdaki kelimenin anlamını da sana açıklamak istiyorum. Payidar: ''Sonsuza dek yaşayacak olan. Devamlı. Kalıcı.'' anlamına geliyor. Ve bence geçmişimiz her zaman bizimle olacak hiç değişmeyecek tek gerçek. Seni sen yapan en önemli şeyin bence. Ve geçmişe bu denli özlem duymamda ki tek neden de -fotoğrafları görünce siz de anlayacaksınız- en küçük şeyler bile mutlu edebiliyormuş beni. Çünkü minnet duygusunu doruklarda yaşadığım en değerli yıllarım çocukluğummuş. Şimdi ki gibi üzülmek için nedenler aramak yerine gülmek, güldürebilmek için bahaneler arıyormuşum resmen. Hadi resimlere geçelim artık. Ne dersin?? :))


Albümdeki en sevdiğim fotoğraf bu oldu nedense. Bir insan çamurla oynarken nasıl bu kadar mutlu olabilir ki? Üstü başı batmış bir halde. Hiçbir şeyin umursanmaya değmeyeceğini anlatıyor bana bu fotoğraf. Eminim annemin kızacağını biliyorumdur üstümü başımı kirlettiğim için ama önemsememişim bile baksana. Çünkü anı yaşamışım. O an nasıl mutluysam öyle devam etmişim. Azarlanacağımı umursamadan üstümün başımın mahvolmasını umursamadan.. Topraktan tiksinmemişim.. Sanki  seneler sonra sevdiklerimi alcağını biliyormuşum gibi.. Nasıl tiksineyim ki?



Burada anneannemleyiz. Ne güzelmiş diyorum kendi kendime çocukluğum.. Sudan çıkmazdım hiç. O da bunu bildiği için göl gibi bir yerde ellerimi suya vuruyor. Eminim burada da abimle beraber baya eğlenmişizdir. Bir su nelere kadir :)



Bu da kuzenimle bir Ladik macerası.. Boş poşet kavgası yapmıştık. Daha sonra ikimize de eşit sayıda boş poşet vermişlerdi, barışmıştık. Saçma işte. Niye insan boş poşetin kavgasını yapar ki :)) Ama bana poşetler verilince çok mutlu olmuştum hala hatırlar gülerim.


Bu resmimde ilkokul ikinci sınıfta çekilmişti. Dersin yarısında annemi koca bir pastayla sınıfın ortasında görünce kalakalmıştım. Unutamadığım tek doğum günümdü.


Buda abimin meşhur sarı kamyonu :)) Çok oynardık bunla ne günlerdi ama.. Ne huzurlu uyuyormuşum küçükken. Şimdiyse kaç zamandır uyuyamıyoruz aynı huzurla rahat yataklarımızda..
Güzeldi vesselam çocukluklarımız. Bir toprak parçası, bir boş poşet taşımanın sevincini arıyorum her yerde. Umarım sıkılmamışsındır :)) Özlediğim günleri sende gör istedim. Hoşça kalasın emi :)

Yorumlar

En Çok Okunanlar