FEVKALBEŞER



Merhaba kıymetli okuyucum,
Bugün sana yeni öğrendiğim bir kelimeden bahsetmek istiyorum. Başlıktan da anladığın gibi kelimemiz ''Fevkalbeşer'' bu kıymetli kelimemizin manası ise şöyle; Üstün nitelikli insan.
Bu güzel kelimemiz de önceki yazımda olduğu gibi iki sözcüğün birleşiminden oluşuyor. ''Fevk'': Üstünlük, ''Beşer'' ise insan demektir. Yani bu kelimemizi bir başka şekilde açıklamak istersek ''insanüstü'' olarak da tanımlayabiliriz. Umarım iyi bir şekilde anlatabilmişimdir :)
Bu kelimeyi gördüğümde aklıma gelen bir olayı seninle paylaşmak istiyorum. Bölümümden dolayı geçen sene girmek zorunda olduğum  Eski Türk Edebiyatı dersindeki değerli Özlem Hocamız ''aşk'' konusunu işliyordu. Ders erken saatlerde olduğundan hepimiz uykulu bir haldeydik. Kimimiz sıraya başını gömmüş uyurken kimimizde telefonla uğraşıyorduk. Bizim derse ilgi duymamız için bir anısını anlatmak istediğini söyledi. Hepimiz sıralarımızda doğrulduk ve onu dinlemeye başladık. Öyle bir hoca ki adeta anlattığı şeyleri hissederek ve bir o kadar da hissettirerek anlatıyordu.  O yaşadığı olayı anlatmayı bitirdiğinde hepimizin tüyleri diken diken olmuştu adeta. Ve bazılarımız göz yaşlarını tutamamıştı. Ben de kendimden utanmıştım dert ettiğim şeyleri düşününce. Çünkü dünyadaki bir çok insan benim dert ettiğim şeyleri belki de hayal ederek yaşıyordu. Her neyse Özlem Hocanın başından geçen o güzel hikayeyi anlatmaya başlıyorum. Bir gün ders çıkışında herkes evlerine dağılacakken Özlem Hocanın bir arkadaşı hasta ziyaretine gideceklerini ve onunda isterse gelmek isteyeceğini söylemiş. Özlem Hoca da adeta bir iyilik meleği olduğu için gelmeyi çok istediğini belirttikten sonra yola çıkmışlar. Yolda Özlem Hoca ziyarete gidecekleri bayanın hastalığının ne olduğunu sormuş merakla arkadaşına. Arkadaşıysa gidecekleri 38 yaşındaki bayanın trafik kazası geçirdiğini ve 18 seneden beri boynundan aşağısının tutmadığını ve dışarıya hiç çıkamadığını söylemiş. Özlem Hoca bu duruma bir hayli üzülmüş. Sonunda hastanın evine varmışlar. Eve girer girmez kahkahaların koridora taştığını duyan Özlem Hoca çok şaşırmış. Hastanın odasına girdiğinde gördüğü manzara da bir hayli şaşırtıcıymış. Çünkü kadın, o haline rağmen o kadar hayat dolu ve o kadar mutluymuş ki sanki boynundan aşağısı tutmayan o değil de bir başkasıymış gibi mutluluktan gözleri ışıl ışılmış adeta. Özlem Hoca bayanla tanışmış. Sohbet muhabbet koyulaştıktan sonra Özlem Hoca çok merak ettiği ve anlatırken bizimde sınıfça merak ettiğimiz o önemli soruyu hasta bayana utana sıkıla sormuş; ''Hastalığınız herkesin atlatabileceği bir şey değil. Hayatınızı tümüyle etkilemesine rağmen nasıl bu kadar mutlusunuz? Sürekli tavana bakarak oturmaktan sıkılmıyor musunuz?'' . Kadın büyük bir tebessümle demiş ki; ''Siz benim tavana baktığımda gördüklerimi görseydiniz yüzünüzden gülümseme hiç eksik olmazdı. Allah benden aldığının bin katını bana  gösterdikleriyle veriyor zaten.'' Özlem Hocayla etrafındaki arkadaşları göz yaşlarını tutamamış. Özlem Hocanın açıklamasına göre Allah fevkalbeşer yani melek gibi varlıkları hasta kadına gösteriyormuş. Ve bence bu çok büyük bir şey. Belki büyük bir hastalıkla onu imtihan ediyor ama kadın hastalığına isyan etmek yerine şükretmesini bildiği için Allah katında öyle bir mevkiye ulaşmış ki. Normal insanların göremediği o fevkalbeşer varlıkları görebiliyor. Rabbim herkesin istediği bir mükafatla ödüllendirmiş onu. Ne şanslı bir kadın ki bu dünya da değilde ahirette ne güzel bir yerde olacak. Zaten Allah bir kulunu severse bu dünyada sıkıntı verir mükafatını ahirette verebilmek için. Allah hepimize nasip etsin inşallah böyle bir mükafatı. Özlem Hoca kadar iyi anlatamamış olabilirim ama inşallah gene de kendimce güzel anlatabilmişimdir. Kendine iyi bak olur mu :) Canın bu dünya için üzülecek kadar kıymetsiz değil çünkü :)

Yorumlar

En Çok Okunanlar