TECESSÜS

Merhaba değerli biricik okuyucum :)
Dün gece uyumadan önce lise sondayken yaşadığım bir olay aklıma geldi. Bugün de bu yaşadığım anıyla ilgili uygun bir kelime buldum ve bu kelimeyi de kendi hatıramı anlatarak açıklamaya çalışacağım. Öncelikle dilimize Arapçadan geçmiş ve bizim kullanılmamaya yüz tutmuş bu güzel kelimemizin manası şöyle; Bir şeyin iç yüzünü araştırmak. Anlamaya çalışmak.
Günümüzde, bir kişiye veyahut herhangi bir şeye ''ön yargılı olmak'' insanların yaptığı yanlışlardan biri. Ve bu yanlışın artarak devam etmesi gayet doğal bir şeymiş gibi hayatımızda hüküm sürmeye devam ediyor. Bu ön yargı geçmişte bize yaşatılan kötü tecrübelerimizden oluşmuş olsa da hayatımıza giren her yeni insanın sıfırlanmış düşünce ve duygularla karşılanması gerekiyor. Çünkü biri sana kötü şeyler yaşattıysa bunun hıncını o yeni tanıştığın insandan alamazsın. Onun bir suçu yok çünkü. Herkes yaşattığıyla yargılanmalı. Doğru olan da bu. Her neyse sözü fazla uzatmadan anımı anlatmaya başlayayım en iyisi. Ben lise sondayken Ygs-Lys için kamplar yapardı dershanemiz. Bir yarı yıl tatilinin son haftasında dershanemiz bir üniversitenin yurdunu ayarlamıştı. Öğrenciler tatilde olduğundan yurt odalarını boşalttıkları için bizim kamp için de yurtlar kadar uygun bir yer yoktu. Her neyse biz yurda yerleştik. Kamp günleri sınav yaklaştıkça daha stresli ve yorgun geçiyordu. Yurtta bulunan çalışma odasında günlük soru hedeflerimizi bitirmeye çalışıyorduk. Ben paragraf sorusu çözmekten sıkıldığım için odama gidip başka bir sayısal kitabı almak üzere merdivenlerden çıkmaya başladım. Tam odaya girecekken bir bağrış koptu. Odamızın asıl sahibi Kenya'dan gelen bir üniversite öğrencisiymiş. Tatilden erken döndüğü için bizim kızları görünce odasının elinden alındığını ve eşyalarına zarar geldiğini düşünmüş. Bu yanlış anlaşılmadan dolayı kavga çıkmış. Ama benim dikkatimi çeken Kenyalı öğrencinin Türkleri sevmiyor oluşu. Çünkü ona iyi niyetli geldiğim ve sakinleştirmeye çalışsam da bana bağırmaya ve kendi dilinde sinirli bir şekilde bir şeyler söylemeye devam ediyordu. Dedim kesin bu kız Türklerle ilgili kötü bir olay yaşamış. Çünkü nedensizce ve o kişi size iyi bir şekilde geldiği halde nefretle bakıyorsa bunun altında yatan bambaşka bir olay vardır. Başka bir nedeni olamaz. Her neyse alt katta test çözenlerin başında duran öğretmenlerimize haber verdik. Kızları ayırmayı zor da olsa başardılar. Öğretmenimiz yabancı öğrenciye durumu anlatmaya ve yanlış anlaşılma olduğunu açıklamaya çalışırken bizim kızlarda Kenyalı kızın arkasından yok döverim ben bu kızı yok karşıma çıkmasın gibi çocukça laflar etmeye başladılar. Normalde kimseye kızamam ama o Kenyalı öğrencinin yüzündeki nefreti ve onun altında yatan korkuyu bakışlarında gördüğüm için onları uyardım. Kötü bir şey yaşamış olabileceğini ve ön yargılı davrandıklarını söyledim. Beni dinlemediler. Öğretmenimiz yanımıza geldi ve gerçeği duyunca bizimkilerinin yüzlerinin nasıl kıpkırmızı bir hale döndüğünü nefretle ve bir o kadar da acıyarak izledim. Öğretmenimizin anlattıklarına göre kızın babası 1 yıl önce Türkiye deki bir hava alanındaki çatışmada kazaya kurban gitmiş. Bu yüzden Türkleri her gördüğünde o yaşadığı olay aklına geliyor ve bizden nefret ediyormuş.  Duyunca göz yaşlarımı tutamamıştım.  Duyduklarından ya pişman oldukları yada vicdan azabı çektikleri için kızdan özür dileyip aynı masada yemeğimizi yedik. Uyuma vakti geldiğinde odama teker teker gelip benden de özür dilemeleri gururumu okşatmadı değil. Her neyse başını daha fazla ağrıtmayayım. Yazımı bir nasihatle sonlandırmak istiyor ve şunu söylüyorum: Sen sen ol bir olayı tecessüs etmeden hareket etme yoksa sonunda pişman olan sen olursun. Hoşça kalasın :)

Yorumlar

En Çok Okunanlar